Kategori Arşivleri: Blog
DİŞ ESTETİĞİ İLE KİŞİYE ÖZEL GÜLÜŞ TASARIMI
1 – Gülüş tasarımı nedir?
Gülüş, yüzdeki en önemli gençlik göstergesi olduğu bir gerçektir. Gülüş tasarımında, yaş faktörü en dikkat çekici faktördür. Gülüş tasarımı, dudaklar, dişler ve dişetleri gibi estetik kriterlerin değerlendirilerek kişiye özgü güzel bir gülüş elde edilmesidir. Son yıllarda dijital ölçü sistemleri ile hastaya gülüş tasarımının daha çabuk ve en uygun şekilde uygulanması sağlanmaktadır.
2- Mükemmel gülüşün kuralları nedir?
Mükemmel bir gülüşe sahip olmak için dişler düzgün olmalı,herhangi bir çapraşıklık barındırmamalıdır.Üst santral kesici dişler diğerlerine göre daha belirgin olmalıdır. Dişlerde lekeler ve renkleşmeler bulunmamalıdır. Gülüş esnasında üstte diş arkının birinci büyük azıya kadar görünmesi idealdir. Dudak seviyesi,dişeti seviyesiyle uyumlu olmalı, dişeti seviyeleri simetrik olmalıdır.Dişlerin, yüz biçimi ve dudak yapısıyla uyumlu olmaları gerekir.Üst ön dişlerin kesici kenarlarından geçen hayali çizgi alt dudak kavsi ile uyumlu olmalıdır.
3- Kişinin yüzüne en uygun estetik gülüş tasarımı yapılırken hangi kriterlere dikkat edilmesi gerekir?
Hastanın ne istediği önemlidir. Hasta ile yapılan görüşmelerde hastanın kişiliği, sosyal durumu, gülümsemesinde nelerden memnun olmadığı konuşulmasının yapılacak olan tedaviye yol gösterici olacaktır.
Gülüş tasarımı yapılırken dudak seviyesi, dişlerin boyları, dişeti seviyesi, diş rengi, diş dizimi, gülüş sırasında dudak ve dişlerin uyumu, gülme hattı gibi faktörlere dikkat edilmelidir.
4- İdeal diş şekli yüz şekline göre değişir mi? (kare-üçgen-uzun-yuvarlak yüz tiplerinde dişlerin şekli nasıl olmalıdır?
Evet, değişir. Kişinin yüz şekline uygun dişler hazırlandığında daha doğal ve estetik bir görüntü elde edilir. Aynı zamanda kişinin cinsiyeti de diş şeklinin belirlenmesinde önemli bir faktördür. Kadınlarda daha oval ve feminen dişler hazırlanırken, erkeklerde daha köşeli dişlerle maskülen bir görüntü hedeflenir.
5- Gülüş tasarımı hangi tedavileri kapsıyor?
Gülüş Tasarımı; Dikey boyutun yükseltilmesi, Diş Beyazlatma, Pembe Estetik (Dişeti Estetiği), Laminate Veneer(Yaprak Diş), Zirkonyum veya E-MAX gibi Porselen uygulamaları, İmplant uygulamaları, Ortodonti Tedavisi ve Kozmetik düzenleme gibi yöntemler kullanılarak yapılan tedavi ve bakımlarla daha genç bir görünüme kavuşmak mümkün olabilmektedir.
a.) Beyazlatma ev tipi ve ofis tipi olarak çeşitlilik gösterir.Tek seans ve ortalama 40 dakikada diş rengi birkaç ton açılabilir.Evde uygulanan beyazlatma tipi birkaç gün boyunca pekiştirme amaçlı kullanılabilir.Kişinin yeme içme alışkanlıklarıyla değişmekle birlikte, elde edilen beyazlık birkaç sene korunabilir.
b.) Porselen laminalar dişlerin üzerlerine yapıştırılan yaprak porselenlerdir.Dişler hazırlanırken diş dokusundan çok az miktarda alınması avantajıdır.Laminalar ile aynı gün içinde daha estetik ve beyaz renkli dişlere kavuşmak mümkündür.
c.) Zirkonyum estetik diş hekimliğinde oldukça yaygın olarak kullanılan uygulamalardır. Zirkonyum ışığı geçirebilen bir metal olduğundan dişlere de oldukça doğal ve estetik bir görünüm elde etmek mümkündür. Doku dostu bu materyal ile dişetlerinde herhangi bir olumsuz reaksiyon oluşmaz.
d.) Ortodontik tedaviler ise porselen ya da metal braketler kullanılarak ya da şeffaf apareylerle dişlerdeki çapraşıklıklar giderilir,dişler olması gereken ideal görünüme kavuşturulur.
e) İmplant, günümüzde yaygın olarak kullanılan uygulamaları ile eksik dişler tamamlanır ve komşu dişlere en ufak bir zarar verilmemiş olunur.
6 – Doğru gülüş tasarımıyla daha genç görünmek mümkün mü?
Geçen yıllarla beraber yüz hatları değişir, Yüzümüzde ufak kırışıklıklar belirirken özellikle ağız ve çene bölgesindeki ciltte gevşemeler başlar. Bu gevşeme ile dudak üstü kırışıklıları oluşur ve dişler görünmez hale gelir. Diş taşı kaynaklı diş eti çekilmesi ve zamanla eksilen dişlerin oluşturduğu aralıklar gülüşünüzü etkiler dolayısıyla özgüveninizde kırılmalara sebep olabilir. Bununla beraber tamamlanmayan eksik dişler, dikey boyutu düşürür, yüz yüksekliği azalır. Ayrıca diş eksikliklerine bağlı olarak fonksiyonel bir çiğneme yapmasını engeller. Konuşurken, gülerken üst dişlerin alt dişlerden daha az görünmesi de yaşlılık görüntüsü verir. Bu durumu ortadan kaldırabilmek için kaybolan çene kemiğinin box teknik operasyonu ile yeniden yapılandırılması (osteobiorejenerasyon) sağlanır. Ve bu sayede hasta hem daha genç görünür hem de fonksiyonel bir çiğneme sistemine kavuşur.
7- Tedavi süresi nedir?
Bu aşamada yapılan incelemeler doğrultusunda bir planlama yapılır. Uygun planlama sonrasında alınan ölçüler, fotoğraflar veya videolar ile dijital Smile (bilgisayar destekli) sistem ile dişler üzerinde herhangi bir aşındırma yapmadan, hasta ağzına prova şeklinde uygulanır, hastanın yüzüne yakışan en doğru diş boyu, diş dizilimi, diş rengi tespit edilir. Bu sayede hasta yeni dişlerini değerlendirme fırsatı bulur ve tedaviye başlanır. Tedavi süreci, kişinin ağız ve diş yapısındaki bozukluklara göre, aynı gün içinde ya da maksimum 2 ile 15 gün arasında yapılabilir. Gülüş estetiği kompleks bir tedavidir.
Dental İmplant Tedavisi süreleri , implant yaptırmak isteyen herkesin merak ettiği bir konudur.
İmplant doğal diş yapısına en uygun tedavi yöntemidir. Eksik dişlerin bulunduğu bölgede zamanla komşu dişlere ve çene kemiğine zararı olmaktadır. İmplant doğal diş formunu koruyarak çene kemiğinin korunmasını sağladığı gibi çiğneme kabiliyetininde düzgün çalışmasını sağlar. Ayrıca implant diş etlerinin altında bulunan kemikte bir zarar meydana gelmesi veya yaşlılık ile beraber gelen çene kemiğindeki bozulmalara karşı en doğru tedavi şeklidir.
İmplant diş tedavisi ilk aşaması çene kemiğine yapay protez uygulanarak başlar, daha sonra uygulanan protezin çene kemiğiyle kaynaşarak kemikleşen bölgeye implant diş doğal formunda yerleştirilir. Bu sürecin başlaması için öncelikli olarak implant tedavisi uygulanacak kişinin ağız içi genişliğine ve ağız içindeki uygulanabilirlik durumuna bakılır. Daha sonra yapay kemik uygulamasına başlanır. Bu işlemin süresi 10 dakika ile yarım saat sürer. Dar bir çene yapısı olan bir kişide bu süre zarfı bir saate kadar uzayabilir. Uygulanan yapay tabanın kemikleşme süreci, dişlerin yerleştirilmesi tamamen sorunsuz bir kullanıma kavuşması ise 3 ay ile 8 aya kadar bir zaman aralığında gerçekleşir.
İmplant Tedavisinde Ağrı Hissedilir mi?
İmplant diş tedavisi 6 hafta ile 8 ay sürmesine rağmen ağrı ve sancı hissedilmesi cerrahi müdahale yapılan ilk günden sonraki 1-2 gündür. Cerrahi müdehale yapılan tedavide kişiye göre lokal veya genel anaestezi uygulanır. Cerrahi işlemin bitmesinin ardından anestezinin etkisinin yavaş yavaş geçmesi ile birlikte ufak çaplı ağrılar, az şiddetli sancılar ve bölgede hafif şişlik görülmesi muhtemeldir. Aynı ağrı ve şişlikler herhangi bir diş tedavisinde rastlanabilir. Bu süreç ağrı kesici ilaçlar sayesinde rahatsız etmeyecek şekilde atlatılabilir.
Diş eti çekilmesi genelde diş fırçalamasının yanlış yapılması, genetik yolla geçen hastalıklardan ya da sahip olunan diş eti sorunlarından kaynaklanmaktadır.
Yenilen besin artıklarının diş aralarına nüfuz etmesi sonucu oluşan bakteri plaklarının doğurduğu bir sonuçtur. Ağız hijyenjinin doğru sağlanmaması ve ilerleyen zamanlarda kalıcı olarak maruz kalacağı bir durum söz konusudur. Bu gibi sorunları yaşamamak için düzenli ağız bakımının gerçekleşmesi gerekir. Aksi takdirde daha farklı rahatsızlıklara da yol açabilir. Diş eti çekilmesindeki sebebler aşşağıdaki gibidir;
Diş Eti Hastalığı
Çocukluk çağlarında başlayan ve en çok görülen enfoksiyonel bir hastalıktır. Diş eti dokularında ve çene kemiğinde hasarlara yol açtığı için diş kayıplarına neden olur. Ayrıca oluşan enfeksiyon tedavi edilmezse diş eti çekilmesine sebep olur. Gereken tedavi ve ağız hijyeni ile beraber dokular iyileştirilir. Yeni oluşabilecek diş eti çekilmesi riski de ortadan kaldırılır.
Dişlerdeki Çapraşık Dizilim
Dişlerin diziliminde bir kusur var iste diş eti hastalıklarının yüksek olması muhtemeldir. Çapraşık diş dizilimi ve alt çene, üst çenenin düzgün kapanmasını engelleyen bozukluklar, çene kemiğinin dar olması gibi çeşitli durumlarda diş eti çekilmesi büyük oranda görülür. Bu tarz hastalarda ortodonti tedavisi uygulandıktan sonra periodental cerrahi uygulanarak ağız içindeki yüzeylerin kapatılması sağlanarak tedavi gerçekleştirilir.
Hatalı Diş Fırçalama
Diş etleri çok hassas bir yapıdadır. Eğer diş fırçası sert bir biçimde kullanılırsa diş etlerinde tahrişe sebep olabilir. Bu gibi durumlarda gerekli bakım yapılmazsa enfoksiyonel hastalıklar ortaya çıkarak daha büyük sorunlar ile karşılaşma olasılığı yüksektir. Ayrıca dişlerin yatay olarak fırçalamak yanlıştır. Dişlerin arasında kalan besin artıkları temizlenemez. Ağız bakımı doğru yapılmadığı için bakteri oluşumu, diş çürüğü, diş eti çekilmesi ve bazı diş eti hastalıklarına neden olur.
Bruksizm ( diş gıcırdatma )
Halk arasında diş gıcırdatma olarak geçen ve bütün yaş gruplarında görülebilen bir hastalıktır. Genel olarak kişinin psikolojik rahatsızlıkları sebebi gerçekleştiğini söyleseler de bazı diş rahatsızlıklarından da kaynaklandığı durumlar söz konusudur. Dişin estetik görünümünde bozukluk ve diş eti çekilmesine sebep olabilir.
Bir kişinin diş sıkma gücünün 5 tona kadar ulaşabildiğine dikkati çekerek, ”Özellikle gece uyurken dişlerin sıkılması aşınmalara, kök uçlarında zararlara neden olur. Bunlar da zamanla diş kaybına yol açar”
Stresle birlikte ortaya çıkan gece diş sıkmalarının ağız ve vücut sağlığı açısından da bazı sıkıntılar yaşatır.
İnsanların daha çok gece farkında olmadan bu rahatsızlığı yaşadığına dikkati çeken Dt.Sevcan Biçer; şunları bildirdi.
Beyin bölgesine stres ne kadar yoğun iletilirse çiğneme kaslarının sıkımı o oranda güçleşir ve kişi farkında olmadan dişlerini gıcırdatmaya, sıkmaya başlar. Çene kasları çok güçlüdür. Yapılan araştırmalar bir kişinin diş sıkma gücünün 5 tona kadar ulaşabildiğini gösteriyor. Çene kasları diğer kaslara göre yorulmazlar. Bunun kasılma gücü daha fazladır.
DİŞ KAYIPLARINDA DA YOL AÇIYOR
Diş sıkmanın önüne geçebilmek için stresten uzak kalmanın gerekliliğine vurgu yapan Dentaloji Ağız ve Diş Sağılığı Başhekimi Dt. Sevcan Biçer, bu rahatsızlığın baş, boyun, bel ağrılarına da yol açtığını ifade etti.
Kişilerin ancak uyandığında çenesindeki ağrıdan bu rahatsızlığı farkedebileceğine işaret eden Biçer, Özellikle gece uyurken dişlerin sıkılması aşınmalara, kök uçlarında zararlara neden olur. Bunlar da zamanla diş kaybına yol açar dedi.
Biçer, bruksizm denen bu rahatsızlığın önlenebilmesi için günde iki kez 20’şer dakika çene eklemine sıcak havluyla masaj yapılabileceğini, şeker ve kafein tüketiminden uzak durarak yumuşak gıdalarla beslenebileceği, gece yatarken de diş sıkma önleyici aparat kullanabileceği tavsiyesinde bulundu.
ŞEKER HASTALARINA İMPLANT YAPILABİLİR Mİ?
Zorlukları olmasına rağmen diyabet hastaları da implant yaptırabilmektedirler. Diyabet hastalarının implant tedavisine başlamadan önce yapması gerekenler…
Dentaloji Diş ve Ağız Sağlığı Kliniği Kurucu Hekimi Dt. Sevcan BİÇER, “Diyabet hastalarının en çok sorun yaşadıkları konulardan biri de ağız ve diş sağlığıdır. Bu kişiler şekerlerini kontrol altında tuttukları sürece diş implantı yaptırabilirler”. Diyabet Hastalıklarında, hastaların kan şekeri düzeyi kontrol altında olmalıdır. Bazı hastalarımızın şeker probleminin olduğunu fakat ilaç bile kullanmadığını beyan etmeleri ile sık sık karşılaşılmaktadır. Fakat hastalardan istene testler ile implant yapılmasına ve yapılamamasına karar vermekteyiz. Hemoglobin A1c düzeyi 7’nin altında olan hastalara implant yapılabilir. İmplant yapıldıktan sonra hastaların düzenli kontrolü çok önemlidir.
‘GENÇ YAŞTAKİ HASTALAR MUTLAKA İMPLANT YAPTIRMALI’
Özellikle diyabeti olan ve periodontal hastalık nedeniyle dişini kaybeden genç hastalarda implant yapılmasının hastaların yüzünü güldürmektedir, “Kontrol altındaki diyabetiklerde hafif ve orta tiplerinde implant uygulanması rahatlıkla yapılabilir. Hasta operasyon günü ilaçlarını almalı ve iyileşme dönemi boyunca da metabolik kontrolünü sağlamalı. Sigara içiyorsa operasyon öncesinde bırakmak önemlidir. Hatta bu vesileyle sigaradan tamamiyle kurtulan hasta sayısı oldukça yüksek. İmplant yapılacak kemiğin sağlıklı olması, tekniğin doğru uygulanması ve kan şeker seviyesinin 130 mg/dl’nin altında olması ile hastaya implant uygulanabilir. Diyabet kontrol altında değilse kontrol altına alınana kadar implant operasyonu ertelenmesi daha doğrudur.
TEDAVİYE BAŞLAMADAN ÖNCE NELER YAPILMASI GEREKİR?
Tedaviye başlamadan önce kan şeker düzeyinin bilinmesi büyük önem taşır. Hasta rutin olarak kan şekerini ölçüyorsa problem yok. Ancak ölçmüyorsa son 3aydır diyabetinin ne kadar kontrol altında olduğunu kesin bir şekilde gösteren HbA1c testinin istenmesi yerinde olur. Hasta insülin kullanıyorsa randevudan önce öğününü yemeli ve insülinini gereken saatte yapmış olarak gelmeli, randevu saati de sabah ile öğlen arasında bir zamana ayarlanmaktadır. Hasta cerrahi girişim sırasında şekeri düşerse söylemeli ve diş hekimi de elinin altında şekerli su bulundurmalı, gerekirse hastaya içirmeli. Stres ve adrenalin de insülin ihtiyacını artırır. Hasta stresliyse doktoruyla konsültasyon yapılarak insülin dozunun ayarlanması istenebilir. Hastanın kan şeker düzeyinin 120-180 mg arasında olması tedavinin güvenli sınırlar dahilinde yapılabileceğini gösterir.